5 Mayıs 2016 Perşembe

Miryokefalon Savaşı'nın Taktik Ve Teknik Tahlili

Y.B.U İnsan Ve Toplum Bilimleri
 Fakültesi 2016 ANIL UZUN

Miryokefalon Savaşının Taktik Ve Teknik Değerlendirilmesi, Öğr.Anıl Uzun


Özet
 
Miryokefalon Savaşı kuşkusuz yapıldığı tarihten sonra Anadolunun kaderini şekillendiren en büyük savaşlardan birisi oldu. Sonuçları itibariyle ve Bizansta değiştirdiği vizyon değişikliğiylede Bizansın çöküşüne zemin hazırlayanda bir savaş oldu. Bizde bu çalışmamızda Doğu Roma İmparatorluğunun şerefli bir seferden bir kabusa dönüşen maceranın kırılma noktası olan Miryokefalon Savaşını taktik ve teknik açıdan değerlendirdik.
Anahtar Kelimeler : Miryokefalon Savaşı, Selçuklu Ordusu, Bizans Ordusu, II.Kılıçarslan, I.Manuel Komnenos
Abstract
    Battle of Myriokephalon is doubtlessly one of the biggest wars that shaped the Anatolia's destiny. It is a war which triggered the collapse of Byzantine due to its results and the cause of the change in vision in Byzantine. In this study, we examined the Battle of Myriokephalon which was the breaking point the adventure that has changed the East Roman Empire's honorable excursion to nightmare, in terms of tactics and technical aspects.
    Keywords : Battle Of  Myriokephalon, Seljuk Army, Byzantine Army, Kilijarslan II, Manuel I 

    Giriş


    1071 sonrası Anadolu'nun bir ucundan bir ucuna çok kısa bir sürede yayılan Türkler, Bizans hegemonya alanını Batı Anadolu kıyılarına kadar geriletmişti. Fakat bu kısa süredeki Türk başarısı Türkmen etki alanında merkezi bir Selçuklu hakimiyeti kimi zaman dış etkenler(Normanlar, istilacılar, Bizans) ve İç etkenler(Babai isyanları, Oğuz akınları, bölgesel beylikler) etkisiyle kurulamamış ve bu zafer taçlandırılamamıştı.

    Nitekim II.Kılıçarslan (1113-1192) iktidara geldiği 1156 yılından beri babası I.mesud tarafından fitilleri ateşlenen Anadolu da Türk birliğini sağlama politikasını gerçekleştirme noktasında ileri adımlar atmıştır. Adeta Anadolu'nun büyük bir kısmını Bizans karşısında toparlamıştır. Bu gelişmelere sessiz kalmayan Bizans hükümdarı I. Manuel Komnenos, Haçlı Seferleri ile yıpratılan Selçukluları toplu bir şekilde doğuya süpürmek amacıyla çoğunluğu paralı askerlerden kurulu 70 bin kişi, yük arabaları, kuşatma araçlarından oluşan  devasa bir ordu kurmuştu. Bu ordu Türkleri doğuya sürebilecek kuvvetteydi. Bu savaş Türkler açısından bir kader savaşına dönmüştür.

    Arka Plan

    12.yy'ın ikinci yarısında Selçuklu devleti batıda Bizans, doğuda Danişmentler ve güneydoğuda Zengi devleti gibi onu 3 taraftan çevrelemiş düşmanlara sahipti. Bu Selçuklunun güç dengesini kendi lehine çevireceği 1174 yılına kadar böyle gitti. 11174'te Zengilerin ulu hükümdarı Nureddin Zengi'nin ölümüyle, Danişment-Zengi ittifakı delinmeye başlandı. Bunu bir fırsata çeviren II.Kılıçarslan hemen ertesi yılda Sivas ve Tokat'ı ele geçirerek Danişmendli beyliğine son verdi. (1175)

    Bunun yanında envai bölgesel beyliklerede son verip güneydoğuda gücünü iyice arttıran Selçuklu, Anadoluyu birleştirme ve selçuklu devletinin iskan potansiyeli noktasında ciddi adımlar atmıştır.Tabi Anadolunun selçuklu bayrağı altında birleşmeye başlaması Bizans'ın hiçte menfaatine değildi. Aslına bakılırsa Nureddin Zenginin ölümü Bizans'ın işinede gelmişti. Keza Suriye-Filistin bölgesindeki boşluk Bizans tarafından haçlıları bölgeye çağırma amaçlı kullanılabilirdi. Kuşkusuz yeni bir haçlı seferi Selçuklunun kendini toparlamasına izin vermeyecekti.

    Bizans'ın böyle bir sefer'i teşvik edebilmesi için önceki haçlı seferlerinin başarısızlığındaki önemli etkenlerden birisi olan güvensiz ulaşım hatları sorununu aşması lazımdı. Her ne kadar Selçuklu ve Zengiler arası iyi değilsede yapılacak bir Bizans saldırısında yeni lider Selahaddin, Selçuklunun yanında yer alacaktı. Fakat Selahaddin'in ilgisini ve kuvvetsel bütünlüğünü mısır üstüne odaklaması Selçukluyu muhtemel bir müttefikten muaf bırakmıştı. Bu kadar avantajı net bir şekilde gören Manuel Komnenos o zamana kadar zor görülen büyüklükte bir ordu toplamaya başladı.

    II.Kılıçarslan'ın hazırlıklara haber alması üzerine böyle bir kuvvete karşı hareket etmeden önce aralarında olan barış antlaşmasının yenilenmesi amacıyla bir elçi heyeti yolladı. I.Manuel barış şartlarına; Türkmen akınlarının durması,Danişment emiri ve şehzadesinin kendine verilmesi ve Eski hakimiyetindeki devletlerin iadesi gibi sert şartlar koşması ortak bir antlaşma zemininin oluşmamasına neden oldu. Görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine Sultan Denizli'ye atlı birlikler sevk ederek Bizans harekaat noktalarını talan ettirdi. Bunun üzerine imparator Danişmend emiri  Zünnun ve Şahinşahı Bizans kuvvetleriyle Selçuklu üzerine yollasa da sonuç alamadı.

    Bunun üzerine sultan ikinci bir barış isteğinde bulunsa da Manuel bunu reddetti.Ve bunla da yetinmeyip içinde Frank,Peçenek,Macar ve Sırplardan topladığı uzunluğu yaklaşık 15 km'yi bulan ordusuyla, yanına kuşatma aletlerini'de alarak Konya'ya hareket etti.Bununlada yetinmeyip 1176 yazında amcasının oğlu Andronikos Vatatzes'i Paflagonya ve Amasya Üzerine yolladı. Paflagonya'ya gönderilen Andronikos, Niksar surları önünde Selçuklu savunma birlikleri tarafından durduruldu. Yapılan meydan savaşında Andronikos'un ordusu yenilip, kendisinin başı da kesilerek II.Kılıçarslana hediye olarak yollandı.

    Savaş Planlaması


     
    I.Manuel Komnenos'un birincil amacı Konyayı ele geçirmek ve başarılı olduğu takdirde Antakya'ya kadar güvenli bir koridor açmak niyetindeydi. Bu amaçla Eskişehir hattındaki ordugahlardan çıkıp yaklaşık 15 km'yi bulan ordusu kuşatma ve erzak arabalarıyla, Denizli Eskihisar'dan geçerek Menderes vadisini izlemiştir. Devamında Homa ucundan Akdağ geçit dizisine giden dağlık alana girdi.

    II.Kılıçarslan, I.Manuel'in devasa ordusuna karşı; tıpkı atalarının haçlılara karşı kullandığı gibi ufak ama etkili Türkmen birlikleriyle vur-kaç yaparak onları istediği savaş bölgesine çekti. Bundaki amaç hem maddi hem de moralman olarak karşı orduyu yıpratmaktı. Bunun yanında Bizans ordusu Türkmen  odak noktalarına çekilerek daha telikeli bir güzergahtan geçirildi ve geçecekleri yerlerdeki tahıllar yakıldı ve su kuyuları ölülerle dolduruldu. Açlık,saldırılar ve salgın hastalıklarla oldukça yıpratıldı. II.Kılıçarslan Bizans ordusunu ''Tribitze'' geçiti denilen ve sonunda ''Miryokefalon Kalesi'' nin bulunduğu mevkiye çekmeyi amaçlamıştı. Savaşında vukuu bulduğu bu mevkii hakkında çeşitli tartışmalar bulunsa da, ağırlıklı görüş buranın Denizli'nin Çivril ilçesindeki ''Düzbel Geçidi'' olduğu yönündedir.



    Muharebe Safhası
     
    Kendine bağlı küçük Türkmen beyliklerinden de destek kuvvetleri alan Selçuklu ordusu, sayısal olarak  Bizans ordusuyla eşit olsa da teçhizat anlamında karşılarındaki ordudan çok daha kötü durumdalardı. Lakin bu dezavantaj onlara hareket kabiliyeti ve üstünlüğü olarak geri dönüyordu.
    Bizans'ın tecrübeli komutanları zaten ağır teçhizatlı olan Bizans ordusunu geçidin içindeki kısmen dar ve çukur yoldan geçirtmemesi konusunda kralı uyardılar. Fakat İmparator bunu reddetti. Reddetme nedeni hakkında tartışmalar vardır . Ancak en geçerli neden şu anlık ordudaki genç ve tecrübesiz prenslerin, şan ve şöhret kazanma amacıyla imparator üzerinde baskı yapması ve orduyu planlanan yoldan gitmeye zorlaması olarak düşünülebilir.
    İmparatorun bu kararı karşısında komutanlar en azından ''Tribitze Geçidi''(Düzbel)'nin yekpare bir şekilde geçilmemesi gerektiği iş bölümlerine göre organize bölümlere ayrılarak geçilmesi lazım geldiğini önerdiler. Bizans ordusu Önde sağlam ve ağır zırhlı merkezi piyadelerden oluşan ''Öncü Kol'',ardından takip eden doğu ve batı eyaletlerinden gelen Piyade&Süvari karışık ''Ana Kol'' , takibinde ise Manuel'in kayınbiraderi Baldwin komutasındaki Antakyadan gelen destek birlikleri ve doğu themalarından eyalet askerlerinden oluşan ''Kanat Kolları'' ve en sonda da ağırlıklar ve kuşatma aletlerini çeken arabalardan oluşan ''Artçı Kol'' vardı.

    17 Eylül 1776'da Bizans öncü kuvvetleri geçite adeta daldılar. Bu ani girişle fazla zaiyat vermeden ana kolla birlikte geçitten çıktılar. Bu gelişme sırasında geçitin sağ sol ve hakimlerindeki Selçuklu birlikleri birden manevra yaparak dağlara saptılar. Birazda bunun güvencesiyle geçite girmekte olan Bizans artçı kolu – ki bu kolda Bizans İmparatoru ve önemli generaller vardı.- yamaçlardan inen selçuklu askerleri tarafından geçit girişlerine yapılan saldırılarla içerde tuzağa düşürüldü. İlk safhada Bizansın sağ kolu üzerine çok büyük bir saldırı yapıldı.Kol parçalara bölündü. Askerler birliğini kaybetti. Bu kanattaki süvari birliğinin komutanı Antakyalı Baldwin'di . Bu kol çok ciddi bir hasar aldı. Baldwin Türklere üzerine karşı atak yapmaya çalışsa da tüm adamları kılıçtan geçirildi. Kendisi de hayatını kaybetti.

    Bundan sonraki hücum istikameti, artçı kolun diğer kanatı üzerine oldu .  Bu kanatda çok zaiyat veriyor ve geçidi geçen öncü ve ana koldan askerler sıkışık kollardan ve durumdan dolayı yardıma gelemiyorlardı.Çok geçmeden bu kolda bölündü ve komtanlarından birisi olan Yannis Kantakuzenos selçuklular tarafından öldürüldü. Selçukluların nerden geldiğini anlayamayan askerler nereye saldıracaklarını bilemediler. Tabi bunda havanın iyice bozması ve ortamı saran kesif toz bulutunun da etkisi oldu. Çok geçmeden I.Manuel Komnenosunda bulunduğu sol kanatta çöktü .  Selçuklu birliklerinin saldırı odağında ayrıca kuşatma araçları da vardı . O araçlara ve kol'a yapılan saldırılarla adeta Konya'ya yapılacak bir saldırıyı imkansız kılmıştı. I.Manuel artık savaşmaktan çok bu kapandan nasıl çıkacağını düşünmeye başlamıştı. Kendisi pasif bir şekilde oturmuş ordusunun kaderini düşünüyordu. Birkaç komutanının zorlamasıyla elindeki askerlerden savunma grupları oluşturdu ve zorda olsa bunlarla geçidin uçlarından çıkmayı başardılar. Burda geçitten geçen Andronikos Angelos komutasındaki öncü kuvvet ve Konstantin Makrodukas ve Andronikos Lapardas komutasındakikorunaklı bir karagah kurmuş ana kol ile birleştiler.
    Bütün gece ve ertesi gün Selçuklu atlı birlikleri oklu hücumlarına devam ettiler. Fakat Bizans savunma birlikleri bunlara dayandı.Devamın da imparator geçitte zarar görmemiş birlikleriyle iki hücum yaptıysa da savaşın kızgınlığı geçmişti.Bu savaşta değenilmesi gereken önemli bir nokta da şudur ki; başlangıç ve arka plan itibariyle Malazgirt Savaşına benzese de sonuç itibariyle bir nüans farklıdır. O da şudur ki bu savaşta Selçuklu saldırılarıyla dağılmış Bizans askerleri Malazgirt savaşındaki gibi dağılmamış aksine imparatorlarının etrafında birleşip onu korumuşlardır.

    Savaşın yatıştığı vakitlerdeki durum şöyleydi . İki tarafta ağır kayıplar vermişti. Bizans askeri komutanları tüm kuşatma aletlerinin tamir edilemez derecede tahrip olduğunu gördüler . Bu da Konyayı ele geçirme ümitlerini azalttı. Diğer taraftan sultan'da Bizans ordusunun tamamen tahrip edilemeyeceğini anlayan sultan, Gabras isimli bir elçiyi cins bir İran atı ve savaş kılıcı hediyesiyle krala barış müzakeresi için gönderdi .Bizansa sunulan teklif açıktı eğer imparator Eskişehir ve Gümüşsu kalelerini yıkarlarsa ve savaşı 100 bin altınla tazmin ederlerse kayıtsız şartsız zarar görmeden geri döneceklerdi. Bizans tarafıda içinde ounan vahim durumdan çıkmanın en basit yolu olarak kabul ettiler ve Gümüşsu kalesini yıktırdı. Fakat yolda devamlı uğradıkları Türkmen saldırılarını bahane ederek Eskişehir kalesini yıktırmadılar. I.Manuel Komnenos savaş sonrası az da olsa ordusu ve halkının başında kalacaktır.


    SONUÇ

    Bu savaş açıkcası bazı eski yerleşik kabullenmelerin değişmesine neden olmuştur. Birinci haçlı seferlerinin yarattığı Bizans lehine güç dengesi tekrar dengelenmiştir.Buna ve Türklerin bölgelerinde nüfuslarını geliştirmelerine müteakkip Anadolu Türkiye olarak tarihçiler tarafından nitelendirilmeye başlanmıştır.Bunun yanında Bizans'ın Selçukluya ödediği 100 bin altın tazminat Selçuklunun, Danişmentlileri yıkıp Malatyayı ele geçirmeleri ve Doğu Anadoluda etkilerini güçlendirmeleri ile Türk birliğini salama yolunda mesafe katetmelerine neden olmuştur. Belkide en önemli gelişmelerden biri ve sonuncusuda Eskişehir ve Gümüşsu kalesinin yıkılmasıyla Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes vadisi Türk göçmen obalarıyla dolmaya ve nüfusun artmasına neden oldu.



    Kaynakça
     
    - Kılıçarslan II, TDV İslam Ansiklopedisi, C.XXV
    - Selçuklular, TDV İslam Ansiklopedisi, C.XXXVI
    - Turan Refik, Selçuklu Tarihi El Kitabı, İstanbul, 2014
    - Haldon John, Byzantine Wars, 2001
    - Topraklı Ramazan, Değişen Coğrafya Ve Miryokefalon Savaşı, İstanbul, 2014
    - Heath Ian, Bizans Orduları 900-1461, İstanbul, 2014




    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    About Me

    Popular Posts

    Designed ByBlogger Templates