Savaş
Öncesi Durum
Osmanlı
İmparatorluğu, geçirdiği ciddi haçlı savaşlarından başarıyla çıkmış ve
balkanlarda ilerleyerek balkan içilerine rahatlıkla akınlar düzenleyen bir
konumdaydı. Anadoluda ise büyük anlamda Yıldırım Beyazıd’ın çabalarıyla Türk
birliğini sağlamış, anadolu siyasetinde söz söyler hale gelmiştir. Timur
Devleti ise Çin, Anadolu ve Ortadoğu bölgesi dışında tüm moğol bölgesinde hüküm
süren , en az osmanlı kadar savaşa hazır ve güçlü daha yeni Hindistan
seferinden çıkmış, Semerkand merkezli bir devlet olma hüvviyetindeydi. İki
gücün de güncel politikalarında birbirlerinin topraklarını fetih gibi bir plan
bulunmamakla birlikte, 1402 arefesine kadar Osmanlının gaza siyaseti nedeniyle,
Timurla olumlu ilişkiler söz konusuydu. Fakat karşılıklı çıkar ve ego
çatışmalarının başlaması ve diğer inceleyeceğimiz etmenlerden dolayı iki taraf
arasında da savaş ihtimalleri gün yüzüne çıkıyordu.
Savaşın Ana
Nedenleri
Osmanlının,
İlhanlı bakayası Eretna topraklarını fethetmesi ve Sivası ele geçirmesi , doğu
anadolu topraklarında kendisini söz sahibi hissetmesi ve buna bağıl Osmanlı
Sivası ve Timur yanlısı bir siyaset izleyen Muttahareteyn yönetimindeki Erzincan
toprakları arasında bir rekabet ortamı oluşması. Bu gelişmelere mukabil Timur
ve Yıldırım Beyazıd arasında hafiften başlayan ve yüksek bir tansiyona yükselen
tarihi,unvansal ve güç üstünlüğü mücadeleleri ve tahrikleri içeren
mektuplaşmalar. İki tarafın düşmanlarının da karşılıklı olarak taraflara
sığınmaları ve bunların tahrikleri. Yıldırım Beyazıd’ın Niğbolu ve Kosova
savaşları sonrası yersiz bir özgüven kazanması ve Timur’un Moğol sınırılarına
ulaşma istekleri.
Savaşa
Giden Yol
Yıldırım
Beyazıt’ın 1401’de Erzincan ve Kemahı istila edip , Erzincanı vergiye bağlaması
buraları kendi egemenlik alanı olarak gören Timurla savaş siyasetine
girilmesine neden oldu. Mart 1402’de bölgeye sefer yapan Timur Erzincan ve
Sivası ele geçirip, Memlük üzerine sefer düzenledi. Bu seferi fırsat bilen
Yıldırım tekrar bölgeye sefer
düzenledi. Bu hareketinden sonra
iki hükümdarda savaş hazrılıkları içerisine girmiştir. Savaşı körükleyen başka
bir etmende , Timurun Azerbaycan egemenliğini tehdit eden Kara Yusuf ve Irak bölgesinde tehdit eden
Ahmet Celayir’in Osmanlıya sığınmaları
ve Beyazıd’ı tahrikleriydi. Yine aynı şekilde Yıldırım’ın Anadolu seferlerinden
kaçmış anadolu beyleri olan II.Yakub ve Mehmed bey’inde Timuru tahrikleri
söz konusuydu.
Timur 12 mart
1402’de Karabağdan Anadoluya doğru yola çıktı. Ağırlıkları ve haremini
Sultaniyeye bırakan Timur, Şemkur Ovasından Erzincana geçip Kemah kalesini ele
geçirmiştir.(Mayıs 1402) Timurun Sivasa kadar geldiğini duyan Yıldırım, bütün
birliklerini İzmit, İznik, Bursada toplamıştır. 1402 mart sonu veya nisan başı
İzmit, Bolu, Gerede, Ankara ve Bursa,
Geyve, Beypazarı, Ankara yollarını izleyerek iki kol halinde gelmiştir.Ağırlıklarını
Ankarada bırakıp, Tokat-Yozgat Akdağmadeni arasında savaş düzeninen geçilmiş,
ayrıca Amasya valisi Mehmed Çelebi’ye Yıldız ve Akdağ geçitlerini tutturup
müstahkem bir savunma düzeni kurulmuştur. Timur bu bölgeyi kendi askerleri
açısından uygun bulmayıp, Kayseriye hareket etmiştir. Bu şehir aman parası ile
kurtulmuştur. Timur Kırşehire hareket edip ülkenin kalbi Ankaraya saldırmaya karar vermiştir.
Timurun Ankara Kalesini Kuşatması
Timur, Yıldırım
Beyazid ‘ın ağırlıklarını Ankara’da
bırakmış olması ve ülkenin kalbi olmasından dolayı, Ankara Kalesini kuşatmak
istedi. Bunun için ordusunu 3’e bölmüş bir kısmını kaleye saldırmak amaçlı, bir
kısmını Yıldırımın ordusunu durdurmak için savunma hattı olarak ve büyük kısmınıda
tam ortada iki tarafa da yardıma gitmek için konumlandırmıştır. Kaleyi kuşatan Timur, kalenin düşmesine çok
yakın bir anda , habercilerden gelen Beyazid’ın ordusunun beklenilenden daha
yüksek sayıda ve daha hızlı bir şekilde gelmesi
Timuru kuşatmayı kaldırmaya itmiş olabilir. Yaygın tarihçilere göre I.
Beyazid’in ordusu başlangıçta fazla
kalabalık olmasa da yoldaki katılımlarla büyümüştür. Timuru şaşırtan etken bu
olabilir.
Savaşın Yeri Ve Tarihi
Savaşın yeri,
genel kanıya göre Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Çubuk Çayı vadisine yerleşik
Esenboğa havalimanının doğusundadır. Timur kaynaklarında bu mevki Çulug vadisi
olarakta geçer. Yıldırım ordusunu yaygın kanıya göre, Kalecik-Akyurt yolundan
çubuğa sokmuştur. Timur ise kuşatmadan çekip mogan ve eymir gölü gibi sulak
alanları tutarak, Yıldırımı buradan uzakta tutmuştur. Timurun otağının Saray,
Yıldırımında Melikşah dolaylarında olduğu düşünülüyor.
Ordu Düzeni, Sayısı Ve Özel Birimler
Timurun
ordusu klasik Cengizhan Ordusundan bir kaç farkla ayrılıyor. Bunlardan birisi,
Timur’un kendi geliştirdiği 7 kol’a ayırıp düzene sokardı. Bunları merkez kol,
merkez sağ ve sol, sağ kanat ve sol kanat ile artçı ve öncü kuvvetlerden
oluşuyordu. Osmanlı ordusu ise merkezde padişahla birlikte sayıları 10 bini
bulan azap ve yeniçeriler bulunuyordu. Sağ kanatta Anadolu ordusu ve 20 bin
sırp askeriyle Şehzade Mehmed Çelebi, Sol kanattaysada Rumeli ordusuyla Şehzade
Süleyman Çelebi bulunuyordu. Musa ve Mustafa Çelebi ise merkez kol’un artçıları
konumundaydılar. Savaşın sayısı hakkında çeşitli tartışmalar olsada, en yüksek
tahmin Timuru 1.6 milyon ve Osmanlıyı 1.4 milyon olarak tanımlayan
Schiltbergerdir. En düşük tatminse iki tarafıda 20 bin civarında tahmin eden
Rollofdur. Fakat ikiside gerçeği yansıtmaz.
En
kabul edilebilir tahmin Osmanlı Ordusunun 70 bin Timurunsa 160 bin olarak
belirtildiği tahmindir. Savaşta boy göstermiş özel birimlerden birisi; Timur’un
hindistan seferinden elde ettiği zırhlı fillerdir. Bunlar üstlerindeki küpeşte’de çeşitli nefti ve okçu
askerlerle teşkil olmuş geçmiş zamanın tankları gibiydiler. Sayılarının
32 adet olduğu bilinen bu filler savaşta merkez kolun önünde olmuş ve kuşkusuz Osmanlı askerleri ve özellikle
atlarını ürküterek bir şok etkisi yarattılar. Osmanlı
tarafındaki Kara Tatarlar olarak bilinen, Orta Anadolu’da yaşamış bu kabile
savaşçılarının ordudaki mevcudiyeti 20 bin dolaylarındaydı. Bu gurup çok
dengesiz bir siyaset izleyen kararlılığı zayıf bir birliktir. Bu yüzden savaşta
karşı tarafa geçmişlerdir. 70 bin toplam mevcudu olan ordudan, 20 bin kişinin
ayrılması beklenmedik bir etki yaratmıştı. Osmanlı ordusu genel
olarak piyade, Timurlularsa Atlıdan oluşuyordu. İki tarafında öncü birlikleri
genelde atlı okçulardan oluşmakla birlikte, savaşta iki taraftanda sınırlı
olarak ateşli el silahları kullanılmıştır.
Savaşın Seyri
İlk
saldırıyı sabahın erken saatlerinde, Timurun sağ kanatı Osmanlı sol kanadına
yaptı. Daha saldırının ilk anlarında,Osmanlı sağ kanadındaki kara tatarlar
karşı tarafa geçtiler. Bunu aynı kanattaki Osmanlı nüfuzunu daha benimseyememiş
Saruhan, Aydın,Karesi beylikleri askerlerinin Timur saflarına geçmesi izledi.
Kara tatarların aynı kanattaki Rumeli ordusunu arkadan vurması şehzade
süleymanın baskın havasında bursaya çekilmesine neden olmuştur. Fakat bunun tam
tersi Osmanlı sol kanadı, Timurun veliahtı Muhammed Sultan’ın birliklerini
ciddi derecede hırpalamıştı. Öyleki anca Halil Sultan’ın yardıma gelmesiyle
durum eşitlenebilmiştir.Emirzade Muhammed Sultan’ın ordunun komutasını Timur’un
izniyle almasıyla başlatılan topyekün saldırıda, Germiyanoğlları da saflarını
terkedip karşı tarafa geçmişlerdir. Oluşan bu durumda Şehzade Mehmed ve
Sırplarda savaşa alanından çekilmişlerdir. Yıldırım yeniçerilerle müstahkem bir
tepede sıkı bir savunma versede bir sonuca varamamıştır. Geri çekilmek isterken
atının ayağının tökezlemesiyle ağ atılarak yakalanmıştır. Yakalanan Yıldırıma
iyi muamele ettiği söylenen Timur, 8 ay boyunca gittiği her yere onu
götürmüştür. II. Beyazıd gerek hastalıktan veyahut kendini zehirleyerek 1402’de
vefat etmiştir. Görüldüğü gibi Osmanlı ordusunun yaşadığı ihanetler,
yenilmeleri için Timur askerlerine pek bir iş bırakmamıştır. Bu konular genelde
tarihçiler içinde Timur’un zaferine gölge düşürmemek için dile getirmez.
Savaşın
Sonuçları
Timur açısından
bakmak gerekirse; Timur için bu savaş bir ölüm – kalım savaşından çok bir
hesaplaşma savaşı olduğundan, savaşın uzun ve belirleyici sonuçları olmamakla
birlikte, 1 senelik bir bölüm için Anadoludaki siyasi ve sosyal yapıyı
değiştirecek hamleler yapma fırsatı yakalamıştır. Anadolu topraklarını eline
geçirmesiyle idealindeki Cengiz İmparatorluğu sınırlarına Çin dışında ulaşmayı
başarmıştır. Ayrıca ülke çeperinde kendisine tehdit oluşturabilecek hiçbir
kuvvet kalmamıştır. Ayrıca ekonomik olarakda Anadoluda ele geçirilen maddi ve
manevi zenginlikler Maveraünnehirdeki ‘’Timur Rönesansı’’na kaynaklık etmiştir
Osmanlı
açısından bakılırsa; kesinlikle yıkıcı ve geriletici sonuçları oldu.
Balkanlarda Eflak, Boğdan ve Arnavutluğa akınlar düzenleyen ve Anadoluda Türk
birliğini sağlamış, Türk İmparatorluğu olarak nitelendirilen Osmanlıdan geriye
sadece I.Murat devrinde alınan Çorum ve Beyazıdın aldığı Amasya ve Tokat
dışında Orhangazi devri Osmanlısından kalmıştı. Bu topraklarda bir çok
şehzadeye bölünmüş bir defacto devletinden ibaretti. Bu dengesiz ortam ilerde
Düzmece Mustafa olayı, Torluk Kemal, Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedrettin
isyanları baş göstermiştir. Bunla beraber özellikle kara tatarların orta asyaya
ve Türklerinde Balkanlara göçüyle ciddi demografik degişiklikler yaşanmıştır. Anadolu’da
yaplan ciddi yağma hareketleri ve zanaatkar-ilim adamı takımının Semerkanda
götürülmeleri önemli bir sosyal ve ekonomik çöküntüye neden olmuştur. Bizans ve
Avrupa açısından en belirgin sonucuda İstanbulun fethi ve Bizans’ın ömrünün bir
50 yıl daha uzamasına sebep olmuştur.
* T.C Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve
Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü, Lisans (İ.Ö) Öğrencisi,,auzun0694@gmail.com